7 Kasım 2012 Çarşamba

Bu yaşamak değil



Bugün mutlu mu olayım depresif mi olayım karar veremedim. Amerika Obama'yı seçti, 3 eyalette daha eşcinsel evlilikler yasal oldu... İnsanlık adına güzel şeyler olsa da bunlar, dünya maalesef hâlâ ulus devletlerinden oluştuğundan ve Amerika'nın yaptığı şey beni bi gıdım bile etkilemediğinden sadece imrenebiliyorum. Bu imrenmeyi "Bizde niye yok?" ve hemen ardından "Bizde hiç olmayacak mı?" ve akabinde "Hayır, olmayacak." takip ediyor. Sonra al sana depresyon.
Geçen gün Moulin Rouge izledim. Linklediğim bu Elephant Love Medley'de de olmak üzere filmin bilumum bölümünde "aşk" kelimesi vurgulanıyor, "The greatest thing you'll ever learn is just to love and be loved in return" alıntılanıyor. Astronomik sayıda "love" kelimesi geçiyor filmde ki beni aşk hakkında derin düşündürmekte anca böyle bi strateji başarılı olabilirdi. Evet, daha önce duydum aşkın "eşi benzeri olmayan bir şey", "hayat amacı", "en güzel duygu" olarak tanımlandığını ama fark ettim ki daha önce oturup kafa yormadım gerçekten, abartıldığını düşündüm hep. Bunun sebebi cinsel yönelimimle varlığını kabul etmeyi hâlâ gururuma yediremediğim, son 1,5 yılda dinmeye başlayan sürekli savaştı. Bu savaşın sebebi de sosyete ve sosyetenin hastalıklı, üstünde düşünmeden kabul ettiği Orta Çağ adetleri tabii ki ama bu başlı başına farklı bi blog post'a konu olur. Neyse, bahsettiğim Nature Boy şarkısından yapılan alıntıya gerçekten inanmış olarak bitirdim filmi. "Öğreneceğin en büyük şey sevmek ve karşılığında sevilmek." Mutlu olmak deriz değil mi hep, hayat amacımız sorulunca. Mutluluğun en değişmez kaynağı da fark ettim ki evet, sevmek ve sevilmek. Düşünüyorum, YGS kastırıyorum bu kadar, ne için? Türkiye'de mutlu bi hayat sürmemin olanağı var mı? Öğreneceğim en büyük şeyi hiç öğrenebilecek miyim? Biyolojiyi çalışıp öğreniyorum, doktor oldum, hatta TUS'u öldürüp radyolog oldum, çok pis para kazanıyorum, hatta aşık da oldum... Ama hayatımın erkeğine duyduğum aşkı hep saklamak zorundayım; ayıp, yanlış, iğrenç bi şeymiş gibi bu sihirli duyguyu kimsenin "gözüne sokmamalıyım." Tüm dünyadan sakladığım bi sır var ve bu sır dünyanın en güzel şeyi. Eskiden çok önemsemiyordum, diyordum ki: "Aşkı burada da yaşayabilirim, ne gerek var evliliğe, civil union'a", ama anladım ki böylesine güzel bi şeyi herkesten, ama herkesten saklamak zorunda olmak, sosyal canlılar olduğumuzdan da bunu neredeyse her gün yapmak zorunda kalmak gerçekten çok zor ve yorucu olmalı. Bunu düşünmek istemiyorum artık. Bıktım, sıkıldım. Bir gün ailem bir kız arkadaşım değil de bir erkek arkadaşım olduğunu öğrenecek olursa, dünyada hiçbir şeye değişmeyeceğim, onlara karşı hissettiğim kadar onların da bana karşı hissettiklerinden hiçbir şeyden olmadığım kadar emin olduğum şartsız sevgilerinde bi azalma olur diye korkmaktan yoruldum. Sevdiğim kişinin cinsiyeti yüzünden başarılarımdan eskiden duydukları kadar gurur duymayacaklarından şüphelenmekten yoruldum. 
Sevgimin, aşkımın önüne set çekilmesini istemiyorum artık. Böylesine mutsuz bi gelecek beklerken beni, nasıl planlayabilirim ki onu bu ülkede. Göz göre göre, bile bile, koca bir "YALAN" başlığı çekip, altına hayattan beklediklerimi, kariyer amaçlarımı yazmak bu. Bunu nasıl yaparım? Sevgime ket vuruyorlar dedim ya, sadece romantik sevgiyi hissetmem değil, benim aileme karşı hissettiğim sevgiyi benim hissetmem de yasak bu ülkede. Çocuğum olmayacak hiç; insanlığa güzel, dogmadan arınmış bi beyni olan, mottosu hoşgörü ve sevgi olan bireyler kazandırmak istemem yasak. Benim yetiştireceğim çocuktan anca sapık olur çünkü. Asıl iğrenç olan sizsiniz. Benim aşkı yaşamak, sevgiyle dolu bir evde eşimle birlikte çocuk yetiştirme zevki ve heyecanını tatmak, sonrasında o çocuğun bana duyacağı şartsız, eşsiz sevgiyi hissetmek istememde iğrenç veya ayıp olan hiçbir şey yok. Sizinse benim gibi milyonlarca eşcinsel çocuğun bu gerçekten acıtan umutsuzluğu yaşamalarına sebep olduğunuz için hesap vermeniz gerekiyor. Öldürülen eşcinseller, intihar eden eşcinseller için hesap vermeniz gerekiyor. O iğrenç beyinlerinizle, sizsiniz asıl sapkınlar. 
Obama çıkıp eşcinsel evliliği desteklediğini söylüyor, galibiyet konuşmasında "Eşcinsel veya zıtcinsel fark etmez" diyor, Avrupa'da birkaç ülkede artık bunun konusu bile geçmiyor; herkesin sevgisinin eşit olduğu kültürü oluşmuş durumda, birçok ülkede de eşcinseller evlenebiliyor, çocuk ediniyorlar ve sonra bu çocuklar çıkıp ebeveynlerinin aşkını savunuyorlar
Burda ise o kadar tabu ki. Sevebilmek için başka bi ülkeye gitmeyi düşünmem gerekmeseydi keşke. Sevgi keşke tabu olmasaydı. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder